Tarih tekerrürden mi ibaret?




 1980’li yıllardı ve ben henüz ilkokula gidiyordum. O zamanların sağ sol kavgaları, olaylar, darbeler beni fazla ilgilendirmiyordu ama çocuk halimle bile etkiliyordu beni. Ben küçük olsam da ortaokula –liseye giden ağabeylerim için endişeleniyordu ailem. Babamın kaç kez ağabeylerime, “Okulda olay çıkarsa sınıfta durmayın camı kırıp kaçın, ben takarım camı” şeklinde tembihlerini çok kez duydum. Her ne kadar siyasetten anlamasam da, sırf okumayı çok sevdiğim için tesadüfen Adnan Menderes’in hayatını anlatan bir kitabı okumaya başladım. Kitapta okuduğum, Menderes’in idam edilirken son arzusu olan şarkı yıllarca kulağıma ve dilime yer etti.
“Nihansın dideden, ey mest-i Nazım
Bana sensiz cihanda can ne lazım
Benim sensin felekte çare sazım
Bana sensiz cihanda can ne lazım.

Revadır matemin………..”

Kitabı birkaç sayfa okuduktan sonra yastığımın altına koyar uyurdum. Bir gün evde annemin telaşıyla uyandım. Jandarmalar evleri arıyor, yasak bir şey bulursa ailedeki gençleri içeriye alıyor, işkence ediyorlarmış. Annem korkuyla kitaplığımızda ne kadar kitap varsa hepsini toplayıp hepsini tek tek ocağın içine atıp yaktı. Bunların arasında bir sürü ders kitaplarımız da vardı ama annem içeriklerini bilmediği için işini şansa bırakmadı. Kurtarmak istediğim kitaplar yüzünden annemden oklavayla dayak yedim. Menderes’in kitabını bitirmediğim için annemin onu da yakmasından öyle korkmuştum ki, koşarak gidip kitabı saklayacak yer aradım. Annem telaş geçtikten haftalar sonra kitabı buldu ve beni bir kez daha dövdü, ama kitabı da almadı elimden.
Benim yaşadıklarım, 80’li yılların en masum anıları sanırım. Dövülerek öldürülenler, tırnakları sökülenler, işkencelere maruz kalanlar, akıbetleri meçhul olanlar……
O dönemden sonra hızla tırmandı terör. Bir dönem artık mahalledeki herkes haber saatinde televizyon başından ayrılmıyor, her an bir şehit haberi alma korkusuyla yaşıyordu. Mahallemizde şehit olan bir gencin annesinin acı ağıtları bugün bile kulaklarımdan gitmez. Dönem oldu ağıtlar sustu, ortam sakinleşti. 

Ve yine dönem geldi, silahlar yeniden patladı, ağıtlar yükseldi her dilden…
Niye? Çünkü insan sevgisinden, barıştan yana olmayan sesler istedi bu çığlıkların yeniden yükselmesini. Bilmiyorum insanlarımız çektikleri acıları unuttular mı ama o çatlak sesler, yine kardeşi kardeşe kırdırmak için yükselmeye başlayan o çirkin sesler, kulaklarımızı doldurmaya başladı. 

Hadi bu çirkin seslere hep birlikte kulaklarımızı tıkayalım, dilimiz, dinimiz, inancımız ne olursa olsun sevelim, sayalım birbirimizi. Dostluk, kardeşlik şarkıları dolsun kulaklarımıza...

Hepimiz İnsanız, hepimiz eşitiz ve eşit haklara sahibiz, unutmayalım!

Yorumlar