İnsan en çok kendinden yorulur..



 Bazen içinden çıkamadığınız bir iş olduğunda „neyse..“ diyerek geçiştirmeye çalıştığınız olur mu sizin de?

Oysa geçmez ve bunu da bilen bilir. Sadece geçer gibi olur. O „neyse..“ dediğiniz şey sinsi bir düşman gibi beyninizin bir yerine yerleşir ve ilk fırsatta tekrar yakanıza yapışır, gösterir geçmediğini…

Fakat „neyse“ demeyi bilmek de bir erdemdir bence. Çünkü birçok insan bunu çok geç öğrenir, hatta öğrenmeden göçüp giden de çoktur. „neyse“ demek hayatı bağışlamaktır, hayatı boşvermektir. Bazen de „hayat, herşeye rağmen seninle başa çıkmak istiyorum. Başaramadıklarım beni yıldırmayacak“ demektir.

Lakin hayatta çok „neyse“ lerimiz olursa da yoruluruz değil mi? Sanki hayatı ya da insanları önemsemiyormuşuz, herkesi bağışlıyormuş gibi..
Unutmak, sineye çekmek, hatta „neyse“ diyebilmek bir ayrıcalıktır. Ama ders almadan unutmak mekerrürü getirir. „Herşeyi unuttum“ demek kendini unutmaktır bir anlamda. „Kimse de hatırlamasın, ben kendimi de unuttum“ demektir. Ders almadan „neyse“ demek kolaycılıktır ve kolaycılıkla bir yere varamaz insan.

   Atilla İlhan bir şiirinde:
“..İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur, tutsak ustura ağzında yaşamaktan..“ der.

 İşte insan, üstadın  „tutsak ustura ağzında yaşamak“ dediği yere geldiğinde kendinden yorulduğunu hisseder. Taşıyamaz kendini, taşıyamaz artık o „neyse“ leri..Toplumdan önce kendisiyle çarpışmaktan yorulmuştur kişi, olmak istediği ile toplumun olmasını istediği insan arasında gider gelir ve bu gidip gelmeler yorar insanı. İnsan kendinden yorulur…

Yazmaktan yorulur, okumaktan…
Kalbi, hatta vicdanı yorulur
Hatırlamaktan yorulur, hatırlanmaktan…
„neyse“ demekten yorulur.

NEYSE
Belki de düşmemiz gereken tuzaklar var daha..

Allah kimseye „tutsak ustura ağzında yaşamak“ nasip etmesin ve herkese kalbinde başkası için düşündüğünü versin.

20.11.2009 - HAMBURG





Yorumlar