Erkeğin yumruğu, kadının çenesi güçlü
Şiddet denince ilk akla gelen fiziksel şiddet oluyor. Kadın
da, fiziksel yönden güçsüz taraf olduğu için genelde fiziksel şiddete maruz
kalan çoğunluk oluyor. Şiddet de bir kompozisyon ya da haber yazmak gibidir.
Öyle kendi kendine gelişmez. Bunun bir etkileşimi, oluşumu, gelişimi, bitişi
vardır. İstisnaları karıştırmadan, genelleme yapmak, fiziksel şiddetin doğuşunu
anlatmak istiyorum. Kadın ve erkek her hangi bir konuda anlaşamaz ve tartışır.
Kadının çene ve kavgacı düşünce yapısı daha gelişmiş olduğu için karşısındaki
erkeğe söz ve davranışlarıyla psikolojik şiddet uygular. Kendisini saldırıya
uğramış hisseden erkek ise, çenesi kadın kadar güçlü olmadığı için, kendisinde daha
gelişmiş olan yumruğu ya da tekmesiyle çözüverir meseleyi.
Geçenlerde bir yerde okumuştum bu fıkrayı. Fıkra değil, kara
mizah diyelim biz buna:
“Kadın ağzı burnu sargılı, yüzü dağılmış vaziyette hâkimin
karşısında kocasından fiziksel şiddet gördüğünü anlatır. Koca ise bir köşede
sessiz ve munis şekilde dinlemektedir şikâyetleri. Kadının konuşması bitince
hâkim hışımla döner kocaya ve
-Behey insafsız adam. Hiç mi vicdanın sızlamadı, bu kadının
burnunu kırarken?
Adam gayet sakin ve pişkin cevap verir.
-Hâkim Bey, ben bir şey yapmadım ki. Mendilimi sallayınca
burnuna geldi ve kırıldı.
Kadın hemen oradan söze karışır ve
-Evet, bu doğru Hâkim Bey, kocam burnunu hep eliyle siler
de…”
Yani sayın hemcinslerim, kızdırmayın şu adamları ya. Madem
ortada fiziksel şiddet kokusu alıyorsunuz, sinin bir köşeye, çıkarmayın
sesinizi. Hatta kaçın, saklanın bir yerlere. Sinirler yatışıp ortalık süt liman
olduktan sonra siz nasıl olsa o adamdan intikamın en alasını alırsınız. Öyle
car car, her lafa cevap verirseniz sonumuz hayır ola derim. Susmayı da deneyin
biraz.
Evet, nerede kalmıştık?
…İstatistikler, erkeklerin de en az kadınlar kadar şiddete
maruz kaldığını ortaya koymuş. Aslında bu oran daha fazlaymış ama erkekler
utandıkları için şiddete uğradıklarını saklıyormuş. Bu arada karşıt cinsime
kısa bir uyarıda bulunmak isterim. Aynı istatistiklere göre kadınlar artık güç
dengesini sağlayabilmek için bıçakla saldırıyormuş, demedi demeyin.
Durun karşıt cinslerime bir jest daha yapayım:
*nedense bütün aşk şiirleri en duygulu şarkı sözleri hep
erkekler tarafından yazılmıştır. Çok duygulu oldukları söylenen kadınların bu
sırada ne yaptıkları merak konusu. Bence kadınlar o sırada diğer kadınları
incelemekle meşguller. Ne giymiş ne takmış vs.
*erkekler (eğer ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın arkadaşlarından, akrabalarından, yani olur olmaz herkesten kıskanmazlar. Oysa kadınlar, hiç ayrım yapmaksızın, ömür boyunca, istisnasız her dişiden kıskanırlar kocalarını.
* kendisinden 30 yaş büyük bir kadınla, sırf parası için evlenen pek az erkek vardır. Buna karşılık etraf, babası hatta dedesi yaşında ama mutlaka zengin erkeklere aşık olan kadınlarla doludur.
*erkekler kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek bir şey beklemezler. Kadınlara bunlar asla yetmez. İlave olarak iki bilezik, bi yüzük gerekir çoğu zaman.
*gelin kaynana çekişmesinin fıkralara geçtiği ülkemizde hiç damat kayın peder çekişmesi duydunuz mu? Elti gemisi yürümez diye bir söz vardır da bacanaklar için söylenmiş benzer bir laf yoktur.
*erkekler bir araya geldiklerinde işten, politikadan, futboldan bahsederler genelde. Kadınlar bir araya geldiklerinde ise vay o anda orada olmayan diğer kadınların haline.
*eşlerinden, "yorgunum", "başım ağrıyo" bahanesiyle mümkün olduğunca kaçan kadınlar, ortaya ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden kocalarını çok sevdiklerini fark ederler...
*kocası tarafından aldatılan kadınlar genellikle boşanmak yerine, bir çocuk daha yapmayı tercih ederler. Tersi durumda ise erkekler kadınlar kadar akıllı olmadıkları için "ki akıl denirse buna" bunu gurur meselesi yapıp hemen boşanırlar.
*kadınlar her istediklerinde eşlerinden izin almadan annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz, yanlarında eşleri olmadan asla annelerine uğrayamazlar.
*erkekler (eğer ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın arkadaşlarından, akrabalarından, yani olur olmaz herkesten kıskanmazlar. Oysa kadınlar, hiç ayrım yapmaksızın, ömür boyunca, istisnasız her dişiden kıskanırlar kocalarını.
* kendisinden 30 yaş büyük bir kadınla, sırf parası için evlenen pek az erkek vardır. Buna karşılık etraf, babası hatta dedesi yaşında ama mutlaka zengin erkeklere aşık olan kadınlarla doludur.
*erkekler kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek bir şey beklemezler. Kadınlara bunlar asla yetmez. İlave olarak iki bilezik, bi yüzük gerekir çoğu zaman.
*gelin kaynana çekişmesinin fıkralara geçtiği ülkemizde hiç damat kayın peder çekişmesi duydunuz mu? Elti gemisi yürümez diye bir söz vardır da bacanaklar için söylenmiş benzer bir laf yoktur.
*erkekler bir araya geldiklerinde işten, politikadan, futboldan bahsederler genelde. Kadınlar bir araya geldiklerinde ise vay o anda orada olmayan diğer kadınların haline.
*eşlerinden, "yorgunum", "başım ağrıyo" bahanesiyle mümkün olduğunca kaçan kadınlar, ortaya ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden kocalarını çok sevdiklerini fark ederler...
*kocası tarafından aldatılan kadınlar genellikle boşanmak yerine, bir çocuk daha yapmayı tercih ederler. Tersi durumda ise erkekler kadınlar kadar akıllı olmadıkları için "ki akıl denirse buna" bunu gurur meselesi yapıp hemen boşanırlar.
*kadınlar her istediklerinde eşlerinden izin almadan annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz, yanlarında eşleri olmadan asla annelerine uğrayamazlar.
Hamiş: Değerli hemcinslerim sırlarımızı buradan ifşa ettiğim
için bana ne kadar kızsanız haklısınız ama söz vermiştim….
18 Ocak 2011- HAMBURG
Yorumlar
Yorum Gönder