Ekonomi krizi mi fırsat krizi mi?




 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nden sonra dünyanın en büyük ekonomik kriz olarak adlandırılan 2008 Dünya Ekonomik Krizi’nin dünyayı sarstığı çığlıkları ayyuka çıkarken şirket iflasları,  kişisel iflaslar da giderek artıyor. Kapitalistlerin krizi bahane ederek sıcak paranın üstüne yatması, insanların kriz korkusuyla tüketimi azaltması, bu vesileyle üretimde düşüş yaşanması derken geldik 2009 yılının son günlerine.
Bir de baktık ki ardımıza, bu kriz denen şey en çok da zenginlere yaramış. Krizi bahane eden bankalar, büyük şirketler iflas göstererek artık kendilerine pahalı gelen işçileri tazminatsız çıkararak, isim değişikliği altında daha ucuza çalışan sözleşmesiz işçiler alarak, hatta borçlarını devlete, yani vatandaşın sırtına yükleyerek ekonomi krizini adeta fırsat krizine dönüştürmüşler. Emekçi vatandaş ise her yediği darbede yanına sendikayı ve birkaç arkadaşını alarak yollara düşmeye, sesini duyurmaya çalışmaya devam ededursun. Bir gecede şirketin içindeki ağır makineleri başka şehre taşıyarak mal varlığını garanti altına alanlar, ruhsatı ve müşterisi olduğu halde çalışmaları durdurup yüzlerce işçisini “kar etmiyoruz” gerekçesiyle kapının önüne koyup şirketin adını değiştirerek yoluna devam etme planları yapanlar, piyasaya binlerce, yüz binlerce borç yaptıktan sonra iflas gösterip şirketin adının önüne bir harf daha koyup yola devam edenler….
Gün geçmiyor ki, telefonum çalmasın, “Şu saatte falanca yerde, filanca sendika ile 170 işçiyi kapıya koymayı planlayan, hakkımızı yiyen işvereni protesto edeceğiz. Siz de destek olun” davetleri gelmesin. İnanın kendimi protesto muhabiri gibi hissetmeye başladım artık. 
Bunlar kapitalizmin ucuz oyunları..
Halbuki emekçinin sırtına binip kanını sömüren kapitalizm bilmiyor ki aslında bindiği dalı kesiyor. Bunca insan işsiz kaldığı zaman kime ne satacaklar acaba? Kazanç olmazsa tüketim olmayacak, para kazanmayan işçi neyi harcasın? Üretmek için ise tüketimin olması şart.
Bence kriz mriz yok arkadaşlar. Olsa olsa FIRSAT KRİZİ derim buna ben. Mesele burjuva-proletarya meselesinin yüzyılımıza güncellenmiş halidir. Burjuva, elinin altında ezebileceği emekçiler olması için de zaman zaman böyle vahşi pençelerini sallamakta, kendisiyle proletarya arasındaki uçurumun kapanmaması için her türlü oyunu yapmaktadır. Tarih tekerrürden ibarettir. Dünya var oldukça hizmet alanlar ve hizmet verenler arasındaki uçurum da bu tür ayak oyunlarıyla korunmaya devam edecektir. Offf içim karardı.

Sizin de içiniz karardı değil mi?

19.11.2019- HAMBURG

Yorumlar