“Dostum Var” diyebilmek
Bence arkadaşlı ile
dostluk arasında koskocaman kalın bir çizgi var. Arkadaşlığı herkes biliyor,
ben dostumdan ne beklediğimi anlatmak istiyorum:
Sevgili dostum:
Seni arıyorum ben. Ne olduğun, kim
olduğun zaman zaman belirsiz. Kaybetmediğim, ama belki de hiç bulamadığım..
Dinlemeyi, okumayı bilen,
dinlediğini, anladığını söylemeyen ama hissettiren seni arıyorum. Maksat arkadaşlık
yapmak, vakit öldürmek değil, seninle birlikte o değerli vakitleri harcamak..
Hislerimi okuyacak ve
okuduğunu hissettirecek sırdaşımı arıyorum, belki hiç bulamadığım, belki de
kaybetmediğim..
Beni bazen uç
muhabbetlere gömecek seni arıyorum, bazen komik âleme, hatta yüreğimi emanet
edeceğim sana..
Sesine ihtiyaç duyduğumda
saatin kaç olduğuna bakmak istemiyorum, bana ihtiyacın olduğunda da saatini bir
kenara bırakmanı tabii..
İnsanlar duygularını
çekmecelere kilitlememeli, onları paylaşacak dostu, sırdaşı olmalı. Vakit ruhun
yükünü hafifletme vaktidir. Bazen paylaşılamayan bir ruh yalnızlığı öyle
ağırdır ki, kalkamaz altından insan, taşıyamaz..
Bir şey arıyorum, belki de birisini..
Beni yorumlamayacak,
yanlış anlamayacak, hatta bazen sormayacak “neyin var?” demeden sadece
anlayacak. Anladığını benimle paylaşacak,hatta ben kendimi anlamadığım yerlerde
beni bana anlatacak, kendini de anlatacak dostu arıyorum.
Değerli yazar Paulo
Chelho “Simyacı” kitabında der ki:
“Sadece kendini tanıyan
insanların özgün birer hayat çizgileri vardır. Diğerleri ise o çizgileri takip
ederek yaşarlar”
İşte ben o özgün hayat
çizgileri olan dostu arıyorum.
Ve..
“Aman ne çok şey
istiyorsun?” demeyecek birini.
Çok şey mi istiyorum?
18.11.2009
Yorumlar
Yorum Gönder