“Dostum Var” diyebilmek




İnsanın hayatta “arkadaşım” diyebileceği ne çok tanıdığı olur. Mahallede, okulda, işyerinde, tatilde insanlar hayatın her döneminde yeni arkadaşlıklar edinebilir. Fakat ya dostluk? Öyle kolay kazanılabiliyor mu sizce? Sizin hayatta kaç arkadaşınız, kaç dostunuz oldu, saydınız mı hiç? Arkadaşla neyi paylaştığınızı, dostla neyi bölüştüğünüzü düşündünüz mü?

Bence arkadaşlı ile dostluk arasında koskocaman kalın bir çizgi var. Arkadaşlığı herkes biliyor, ben dostumdan ne beklediğimi anlatmak istiyorum:

Sevgili dostum:
       Seni arıyorum ben. Ne olduğun, kim olduğun zaman zaman belirsiz. Kaybetmediğim, ama belki de hiç bulamadığım..

Dinlemeyi, okumayı bilen, dinlediğini, anladığını söylemeyen ama hissettiren seni arıyorum. Maksat arkadaşlık yapmak, vakit öldürmek değil, seninle birlikte o değerli  vakitleri harcamak..

Hislerimi okuyacak ve okuduğunu hissettirecek sırdaşımı arıyorum, belki hiç bulamadığım, belki de kaybetmediğim..

Beni bazen uç muhabbetlere gömecek seni arıyorum, bazen komik âleme, hatta yüreğimi emanet edeceğim sana..

Sesine ihtiyaç duyduğumda saatin kaç olduğuna bakmak istemiyorum, bana ihtiyacın olduğunda da saatini bir kenara bırakmanı tabii..

İnsanlar duygularını çekmecelere kilitlememeli, onları paylaşacak dostu, sırdaşı olmalı. Vakit ruhun yükünü hafifletme vaktidir. Bazen paylaşılamayan bir ruh yalnızlığı öyle ağırdır ki, kalkamaz altından insan, taşıyamaz..

  Bir şey arıyorum, belki de birisini..
Beni yorumlamayacak, yanlış anlamayacak, hatta bazen sormayacak “neyin var?” demeden sadece anlayacak. Anladığını benimle paylaşacak,hatta ben kendimi anlamadığım yerlerde beni bana anlatacak, kendini de anlatacak dostu arıyorum.

Değerli yazar Paulo Chelho  “Simyacı” kitabında der ki:

“Sadece kendini tanıyan insanların özgün birer hayat çizgileri vardır. Diğerleri ise o çizgileri takip ederek yaşarlar”

İşte ben o özgün hayat çizgileri olan dostu arıyorum.

Ve..
“Aman ne çok şey istiyorsun?” demeyecek birini.

Çok şey mi istiyorum?

18.11.2009


Yorumlar