Deli kuyuya bir taş attı….




 Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin’i tanımayan kaldıysa, bir de ben bu satırlarla yardım edeyim dedim. Adam kuyuya bir taş attı. Hepimiz hala onu çıkarmaya çalışıyoruz. Günlerden beri basın bu konuda yazıyor, çiziyor, soruyor, cevaplıyor…

Ne demiş Sarazzin:
“'Yanlış politikalardan dolayı sayıları artan bu kentteki Türk ve Arapların büyük çoğunluğunun manavlıktan başka üretim işlevi yok''

E bu bize yabancı cümleler değil ki. Sarrazin birçok Almanın içinden düşündüğünü dışa vurmuş. Acaba kaç tane Alman, Türkler ya da Araplar hakkında olumlu düşüncelere sahipler?  Bunun örneklerini sık sık yaşıyoruz üstü kapalı olarak. Bir toplumda başarı göstermiş bir insanın kökeninin “Türk” olduğunu öğrenince çok şaşırıyor hala Almanlar ve “…aa hiç Türke benzemiyorsunuz..” diyecek kadar ileri gidenleri bile var.
  Olay bu kadar aleniyken biz bu adama niye bu kadar kıymet verip gündeme oturttuk anlayamadım gitti. Artık bundan sonra moda olur bu. Biraz gündeme gelmek isteyen birisi çıkacak, Türkler hakkında “kaşları karadır” diyecek ve herkes hurrrrrraaaa adama yüklenecek.
   Geçelim bunları arkadaşlar, bizim daha önemli konularımız var. Böyle suni gündemlere enerjimizi harcarsak asıl sorunlarımızı kim çözecek?
  Şunu bir defa kabullenelim artık. Herkes bizi sevmek zorunda değil ve hakkımızda iyi konuşmak zorunda da değil. Aynası iştir kişinin. Biz cevabımızı cümlelerle değil, başarılarımızla verelim. Toplumun bizi kabul etmesini beklemeyelim, biz kendimizi o topluma kabul ettirelim. Kapıyı yüzümüze mi kapatıyorlar, ayağımızı kapının arasına koyup kendimize yer açalım. Çünkü Almanya’da Almanların olduğu kadar bizim de hakkımız var. Bizler de buraya aidiz. Onların kabul edip etmemesi o kadar da önemli olmamalı. Biz bu topluma ait olmanın gereklerini yerine getiriyorsak elbet aklıselim insanlar da ortaya çıkıp, “sağ olun ne güzel yaptınız” diyecektir.


Yabancı olduğumuz bir toplumun bizi sevmesini beklerken acaba biz kendimizi ne kadar seviyoruz?


-          Aramızdan birisinin başarılı olduğunu gördüğümüzde kaç kişi içinden haset etmeden gidip gönülden o kişiyi tebrik ediyor?
-          Birisi iyi bir yere dükkân açtığında, aynı branştan hemen dükkânın karşısına dükkân açma isteği kaç kişinin kanında yok?
-          Birisi diğerine samimi olmuşsa, ikisinin arasını bozmaya çalışan bir diğerinin sayısı az mı?
-          Araştırın bakalım, polise Türklerin değişik yolsuzlukları hakkında yapılan şikâyetler en çok kimler tarafından yapılıyor?

Örnekleri çoğaltabiliriz. Demek istediğim şu ki:
Bizler önce kendimizi sevmeyi öğrenelim, diğerleri bunu örnek alır. Biz birbirimizi sevmiyoruz ki Almanlar bizi sevsinler. Biz sadece sevdiğimizi sanıyoruz. Aslında bu sevgi yansımasıdır. Geçelim Sarrazin’i şunu ya da bunu…

İşimize bakalım arkadaşlar işimize…

10.10.2009 - HAMBURG

Yorumlar